Saat 01:01, karlı bir Ocak günü, ay bitmek üzere, Pazartesi gününün ilk saatinin ilk dakikası. Bekâ aleminden fenâ alemine misafirliğe göz açışımız. (Merhume) Anam, "Babamın adı, ağzımın tadı", Babam ise (merhum) kaimpederine hürmet ve teslimiyet timsali nebîye izafeten, İsmail diye bulmuşlar ismimi.
Şeker Murat mahallesinde, Hacı Dedenin kerpiç evinde kiracıyız. Konya'ya köyden geleli olmuş bir süre. Doğduktan hemen sonra Tekke mezarlığına nazır arsayı almışlar... "Uğurlu geldin" derdi (Merhume) Anacığım. Omuz omuza verip, bodrum katın yapılışı... anamın sırtında, kundaklı, az uyuyan ben, oradan başlamışız inşaat işinde tecrübe kazanmaya... "Damını dökünce" taşınmışız oraya. Çok yağmurlu bir günde izbe katı su basışı, döşeklerin sırılsıklam oluşu, taslar ile suyun tahliyesi... İlk çocukluk anılarından. Baba silsilesinden Dedem Katip Musa tarafından anlatılan hayal meyal hatırladığım İstiklal Savaşı hatıraları... Her nedense sobadan halka halka tavana vuran ışığın dansı, loş odada kilim desenli hasır yastığa yaslanmış Dedemin silüeti... Topçu soyadımız Çanakkale'de Seyit Ali Onbaşı ile aynı sınıfta harp edişinden... Kırmızı kordelalı İstiklal Madalyası da torunu olarak bizde, yadigar...
Şeker ilkokuluna 'yayan yapırdak' gidiş gelişlerimiz... '"Kuzu sürüsü bunlar" derdi mahallenin avratları'. Siyah (benimki griydi, abimden kalma) önlük, beyaz yaka. Büyüklü küçüklü yürüye, konuşa gider gelirdik. Okuldaki bütün kitapları okutan Hayrettin Olgun öğretmenim. Anıt Taksi'de Hacı Murat (124) taksisi vardı aynı zamanda. Okul harici çalışmak! Ben de bütün yaz tatillerinde hep çalıştım, 9 yaşımdan sonra. Kapu camii önündeki caddede ve eski garajda limonata satışı, rahmetli Anam ile yevmiyeci tarım işçiliği, dökümcü, tornacı, lokanta, çay ocağı ve en çok da inşaat... amele, kalfa, usta, taşeron...
Tahsil, hep parasız yatılı okul, üniversiteye kadar. Rahmetli Anam, 'sen ilkokulu da kendi kendine okudun ya, sonrası devletin oğlu oldun, seni ben büyüttüm sayılmaz" derdi. Üniversite... yüksek lisans... doktora ... Hem kamu görevlisi hem de iflah olmaz akademik merakı ile bir talebe... Terör ve doğu bölgesindeki kamu görevi epey sert ve ciddi bir rahle-i tedrisat. Sonrası tekrar Konya vuslatı: 1997. Konforlu günler. Dereceye girdiğim için tercih hakkımı kullanıp, Jandarma Bölge Komutanlığında 2000-2001 yıllarında yine Konya'dayım. Konya'da son ikametgâh: Mamuriye Mahallesi. Bu arada acayip Konyaspor'luyum, stadyum da yanımızda. "Onu anladık da diğer takım (yani İstanbul takımı) yok mu?" diye soranlara cevabım: "Niye olsun ki?" Konfor alanımdan çıkıp dava/dert edindiğim hedeflerime ulaşmak için, talebime olumlu cevap gelmeyince, idari yargıda açtığım davayı kazanmam ve neticesinde, 2003'te Ankara'ya, bürokrasinin kalbine Başkentimize hicret!
Ortaokul çağımdan itibaren hep bir rahmetli Necmettin Erbakan Hoca hayranlığım oldu. Merhumu önce cami, ilahiyat hocası sanışım. Sonra mühendis zekasına ve pratikliğine hayranlığım ve mühendis olmaya karar verişim. Her fırsat bulduğumda Milli Gençlik Vakfı etkinliklerine gidip gelmelerim. Sonraları mecburi hizmet yükümlüsü bir kamu görevlisi olmamız hasebiyle, gayri resmi katılım sağlama ızdırabı... Bunun hizmet edip, görünmeme terbiyesi haline gelişi... Sonra, ilim ile amel etme, Erbakan ve Milli Görüş sevdası ile azimle, devlete sadakatle, memleketime, şehrime, yaratılış hamurumun karıldığı toprağıma samimiyetle ve saygıyla hizmet edişimiz.
Papatyam ve Benefşem diye sevdiğim, bahçemin has çiçekleri kızlarım... Onları "Ana" olma ayrıcalığı ile dünyaya getiren istisna insan ile hayatımın birleşmesi. Bana katlanan ve beni katlayan kıymet ile kat edilen yol... 2023, tam 24 sene...
Benim Hikayem



